Şifalı Bitkiler

Said Nursi'nin talebesinin sağlıklı yaşam sırları
Bediüzzaman Said Nursî’nin Lokman Hekim ruhlu talebesi Ali İhsan Tola, çeşitli bitkilerden elde ettiği yağlar ve karışımlarla tıbbın ve kimyevî ilaçların çare olmadığı pek çok hastalığa deva olur. İhsan Atasoy, Moral Dergisi'ndeki yazısında Ali İhsan Tola'nın özelliklerini anlattı.
Bediüzzaman Said Nursî’nin etrafında halkalanan Nur kahramanlarının her biri ayrı bir esmaya mazhar ve Üstad’ın farklı bir yönüne ayna olan şahsiyetlerdir. Bunlardan biri de 1927- 2009 yılları arasında yaşamış olan Orman Mühendisi, Tıbb-ı Nebevî’nin asrımızdaki temsilcisi ve zamanın Lokman Hekimi Senirkentli Ali İhsan Tola’dır.
Üstad, muhataplarının ilgi alanlarına ve kabiliyetlerine göre konuşur, onlara ders verir. Ali İhsan Tola ilk ziyarete gittiğinde Üstad, kendisine uzmanlık alanı olan orman ve bitkilerin sırlarından bahseder.Fakat bu konuda öylesine derinlere dalar ki, Ali İhsan Tola üniversitede öğrendiği bilgilerinin Bediüzzaman’ın bilgilerinin yanında çok sığ kaldığını hisseder. Üstad kendisine ihtisasıyla ilgili konuda muhatap olmakla kalmaz, bu konuda daha ileri gitmesi için manevî himmetini de devreye koyar. Derken Sav’da risalelerin basımı esnasında bitkilerin sırları kendisine açılır ve tıpkı Lokman Hekim gibi bitkiler hal dilleriyle ne işe yaradıklarını anlatarak adeta onunla konuşmaya başlarlar.
Okan Yılmaz’ın bu konuyla ilgili hatırası manidardır: “Kendisinden bitkilerin sırlarını iki defa dinledim. Birisinde Sungur Ağabey gelmişti. ‘Ali İhsan, bu bitkilerin esrarı nasıl oldu?’ diye sordu. ‘Üstad’ın himmetiyle açıldı. Sizi nasıl görüyor, tanıyorsam, o bitkileri de öyle görüyor, tanıyorum. Neye yaradıkları bana o surette görünüyor. Mesela bir bitki böbreğe yarıyorsa, onu böbrek suretinde görüyorum’ demişti.”
Bu konuda kendisinin yaptığı açıklama ilginçtir: “O zamandan beri otlardan, çiçeklerden bal karışımlarından ve çeşitli yağ karışımlarından insanlık âlemine faydalı olmaya çalışıyordum. Risale-i Nur’da izah edildiği gibi, kâinat, bir eczane-i kübradır. Allah Teâla her şeyi yerli yerinde yaratmıştır. İnsan vücudunda bulunan hücreler ve cihazlar bitki ve otlardan küçük birer numune taşır. Mesela ceviz meyvesi, diğer meyvelerden farklı olarak dışında sert bir kabuk, içinde meyvenin yiyecek kısmıyla insanın başına ve beynine benzer. Elbette ki onun yenmesi, insana ve beynine faydalı olacaktır. Keza, fındığın kalbe benzemesi, fasulyenin böbreklere benzemesi ve limondan narenciyeye kadar her şeyde insan bünyesine faydalar sunulmuş, rızık olarak tayin edilmiştir.”
Bitkilerin sırrı
Bir zamanlar Çam Dağı’nda iken Üstad’ın kendisine bir çiçek verip “Ali İhsan, bunun üzerinde çalış”demesi de manidardır. Bunu unutup yıllar sonra bir vesileyle hatırlar. Böylece karabaş otu üzerinde başlayan araştırmaları, diğer çiçek ve bitkilerle devam eder. Bütün bunlar, Ali İhsan Tola’nın Tıbb-ı Nebevî konusunda derinleşmesine sebep olur.
Torunu ve manevî mirasçısı sayılan Eczacı Ömer Tola’nın anlattıkları da ilginçtir: “Evveliyatında Sav’da teksir yaparken sırrın açıldığını anlatırdı. ‘Bitkinin şekli, kokusu, rengi, bir şifre-i ilahîdir. Bu şifrenin anahtarı da Efendimizdedir (a.s.m.)’ diye anlatırdı. Fakat Üstad Hazretleri ‘maksat insan yetiştirmek’ deyince bitkilere karşı olan şevki ve alakası kırıldı. Bunun üzerine bitkilerin sırları tekrar kapandı. Daha doğrusu bir hasta gelse şu bitkinin iyi geldiğini bilse bile verecek hal kalmadı. Ta ki halk arasında ‘kafa süpürgesi’ diğer adıyla karabaş otunu Üstad kendisine tavsiye edene kadar… Ondan sonra bitkisel tedaviye tekrar başladı. Gelenlere ikram etti. Hatta bu kafa süpürgesinden dolayı mahkemeye verildi. Hem orman mühendisi, hem ehl-i vukuf, hem bilirkişi ve hem de davalı olarak böyle bir davanın olmayacağını savundu. Daha sonra özellikle ardıç tohumu ve yağı üzerinde yoğunlaştı ve bu yoldaki araştırmalarına ve hizmetlerine devam etti.”
Ali İhsan Tola, çeşitli bitkilerden elde ettiği yağlar ve karışımlarla tıbbın ve kimyevî ilaçların çare olmadığı pek çok hastalığa deva olur. Bu yüzden son zamanlarda her gün onlarca, hafta sonları yüzlerce insan, gerek yurdun çeşitli yerlerinden, gerekse yurt dışından akın akın kendisine gelerek deva bulmak için kapısını aşındırırlar.
Manevî yönü
Ali İhsan Tola’nın şahsiyeti şüphesiz sadece bununla sınırlı değildir. Onun asıl şahsiyeti Üstad’ın yakın bir talebesi olarak Risale-i Nur hizmeti üzerinde yoğunlaşmasıdır. Yanına gelenlere bir yandan maddî ilaçlarla deva sunarken, diğer yandan Nurlarla manevî deva sunmaya son nefesine kadar devam eder. Risale-i Nur’un satır aralarından adeta istihraçla çıkardığı engin manaları yanına gelen ve bu konulara alaka duyanlarla paylaşır. Özellikle yakın takipçilerinden olan Mehmed Başat Bey’in ifadesiyle “eşyanın ledünnüne vakıf olması, eşyanın ve olayların zahirine bakarak iç yüzü ve geleceği ile ilgili çıkarımlarda bulunması” pek manidardır. Mesela bunlardan biri 12 Eylül Darbesi öncesinde üst odada ders yapılırken el büyüklüğünde bir örümceğin duvarda herkesi ürkütecek şekilde yavaş yavaş ilerlemesi karşısında birisi gitmesi için kalkıp pencereyi açması üzerine, ”Oturun yerinize ve ona ilişmeyin” der. Ders bittikten sonra, ”O ne diyor biliyor musunuz?“ diye sorar. Ardından şu açıklamada bulunur: ”Örümcek hicrette Allah’ın inayetiyle Peygamberimizi müşriklerden korumadı mı? Şimdi de başınıza bir musibet gelecek, ama korkmayın siz, hıfz-ı ilahî altındasınız diyor” şeklinde yorumlar. Gerçekten hemen ardından 12 Eylül Darbesi olur ve Nur talebeleri haber verdiği gibi bu musibetten en az zarar görerek kurtulurlar.
Ali İhsan Tola’nın araştırmaları sadece bitkilerle sınırlı kalmaz. Son zamanlarda çeşitli taşlar ve madenler ve sularla ilgili araştırma ve denemelerde de bulunur.
“Bediüzzaman’ın Lokman Hekim Ruhlu Talebesi: Ali İhsan Tola” isimli Nur Kahramanları serimizin 12. kitabı bu ve bunun gibi son derece ilginç ve insanların alaka ve ihtiyaçlarına cevap verdiği için olsa gerek kısa zamanda iki baskı yapmıştır. Dilerseniz sözü daha fazla uzatmadan tedavi uygulamalarında kitapta yer alan örneklerden bazılarına yer verelim. Böylece hangi tarz ilaçların ne gibi hastalıklara şifalı olduğunu görelim.
Hastalıklara maddî ve manevî şifalar
Dışarıdan gelen vesveselere 11 Felak okunmalı, nefisten gelen vesveselere 11 Nas Suresi okunmalı.
Cimriliğe karşı 11 defa Mâûn Suresi okunmalı
Şirke karşı 11 defa Kafirûn Suresi okunmalı.
Migrene karabaş balı kullanılmalı. Karabaş balı, beyin hastalıklarında damar açıcıdır.
Kuyruk yağı romatizma, bel ve boyun ağrılarına iyi gelir.
Kemik erimesine karşı kuyruk haşlanıp aç karnına yenmeli, belden alt kısmına tırnaklara kadar sürülmeli.
Kalp damar tıkanıklıklarına karşı karabaş balı yenmeli.
Kudret narı yağı, güzelleştirir, yüzde leke koymaz. İçilir ve hastalıklı yere sürülürse sedef hastalığını ve kaşıntıları yok eder.
Ardıç yağı, antibiyotik yerine geçer. Ardıç yağına demiri koysan eritir, ama vücuda zarar vermez. Vücuttaki cerahati, iltihabı çıkarır, temizler. Vücut dengesini temin eder.
Saf zeytinyağı ve kantaron, iç ve dış kanamaları önler, hücreleri yeniler, sinir uçlarını tamir eder. Kantaron yağı kanser ağrısını yok eder.
Ağrı için ardıç yağı ve kantaron karışımı sürülür.
Elmayı kabuğuyla yemek yüz güzelliği yapar.
Çayı limonla içmek, çayın kan yapıcı özelliği yok etme keyfiyetini giderir.
Saç için, kekik suyu ile saçlar yıkanır, dibine lavanta yağı sürülür. Kantaron yağı sürülür, saç diplerindeki cerahat boşalır, dibinden saç çıkar.
Günlük 21 tane kuru üzüm hafızayı açar. Her birini besmele çekerek yemeli.
Çörek otu baş ağrısını keser.
http://www.risalehaber.com/ sitesinden 04.02.2014 tarihinde yazdırılmıştır.
Bal Balın Faydaları
Bal bakteri barındırmaz. Bütün Canlıların yaşamlarını devam ettirebilmek için bir miktar neme ihtiyacı vardır. BakterilerBalla temas ettiklerinde nemden yoksun kalır ve yok olurlar ayrıca Balın asidik tepkisi de bakterilerin yaşaması için uygunsuz bir ortam oluşturur.
İnsan vücudunu etkileyen birçok mikroorganizma Balda yok olur. Bal içinde bakteri barındırmamakla kalmaz aynızamanda bir bakteri yok edici olarak kullanılır. Örneğin Antibiotiklere karşı dirençli olduğu bilinen MRSA ( Metisiline Reziztans Staf Aureus) bakterisinin Bala karşı koyamadığı tespit edilmiştir.
Dr. W.Sackett bal sayesinde tifo mikroplarını 48 Saat içinde yok etmiştir. Dizanteri mikropları 10 saat içinde ölmüştür. (Murray Hayt ,The World of Bees ,Coward Mcnann Inc ,N.Y. s.185 )
Vücutta kemik ve dişlerin teşekkülünde önemli rol oynayan Minerallerin balda bulunuşu kansız kalmış şahıslar, büyüme ve gelişme çağındaki gençler ve her yaşta insanların beslenmelerinde önemli rol oynamaktadır.
Balda şimdiye kadar oniki değişik Enzim olduğu saptanmıştır. Enzimsiz yaşam mümkün olmazdı enzimler bütün biyokimyasal süreci organize eder, yönetir, düzene koyar ve hızlandırır hastalıkları iyileştirir. Balın içerdiğiMagnezyum damarlarda kanın pıhtılaşmasını önler,ayrıca stresin olumsuz etkilerinden korur. Potasyum bağırsak adalelerinin faaliyetini hareketlendirir. Ayrıca sindirim için polenlerde önemlidir. Araştırmalarda alınan sonuca göre çiçek polenleri ince barsak mukozasında dolaşımı hareketlendirir. Dahası Balı yedikten 20 dk. Sonra bağırsak cidarının bağışıklık sistemini kuvvetlendiren ve besinler yoluyla alınan zararlı Maddelerin etkisinden koruyan maddeler barsakta serbest bırakılmasında etkili olur .Balda ayrıca vücudun ancak az miktarda üretebildiği Chocin maddesi vardır. Bu nedenle bu madde vücuda Günde iki,üç gram verilmelidir. Chocin karaciğerin yağ metabolizmasını ayarlar ve bu organın yağ bağlamasını önler. (http://www.genetikbilimi.com/genbilim/dogalilacbal.html)
Amerikan Dental Araştırmalar Birliğinin İllinois Chicago da düzenlenen ‘Oral Sağlık İçin Yararlı Yiyecekler’ konulu sempozyumda, balın diş çürüğünü önlediği ortaya konmuştur.Yeni Zelenda Waikata Üniversitesi Biyokimya uzmanı Bal Araştırma Ünitesi Başkanı Doç. Dr.Peter Molan diş çürüğünden sorumlu bakterilerden Streptococcus mitis, Streptococcus Sabrinus ve Lactobacillus casii'nin ürettikleri Asit miktarını balın önemli ölçüde azalttığını belirtmiştir. Bu durumun balın dental plaktaki dextran üretimini engellediğinden kaynaklandığı ve Baldaki bir enzimin HidrojenPeroksit ürettiği görülmüş bunun balın antibakteriyel etkisini artıracağını böylece dişetinin enflamatuar enfeksiyonlarının tedavisinde balın bu etkisinden faydalanılabileceği bildirilmiştir. Anti enflamatuar kompenentleri sayesinde şişliği ve ağrıyı azaltan özelliği ile balın yaraları iyileştirme konusunda mükemmel +bir sonuç verdiği saptanmıştır. (http://www.dentalgazete.com/)
Rota Virüs, E.Coli, Salmenalla gibi mikroorganizmaların sebep olduğu, ani ishal ve kusmalarla başlayan AKUT GASTROENTERİT’in yılda 0-5 yaş arası 500 milyon çocuğu ölümle tehdit ettiği belirtilmektedir. Son elli yıldır ishalli hastalara serum takılıyor, hasta damar yoluyla tedavi ediliyordu. Bunun pıhtı oluşması ve herhangi bir damarı tıkaması gibi sakıncalarının olduğu belirtilmektedir. Son zamanlarda Oral Rehidratasyon mayil denen şekerli, Tuzlusolüsyonlar ile çok iyi netice elde ettiler. İshalli bir çocuğun aç bırakılması çocuğun ölmesine sebep olabilir.Oral tedavi Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından bütün dünyaya asrın buluşu olarak tavsiye edilmiş olup Brıtish Medical Journal adlı dergide yayınlanan bir makalede de Şeker yerine bal kullanmayı tavsiye etmiştir. (Mustafa ÖZER,Alternatif tıp ve şifa sofrası,İSTANBUL)
Yukarıda birkaç örneği verilen pekçok bilimsel araştırmalar sonucunda Bal gerek içinde barındırdığı vitaminler ve minerallerle gerekse yapısal özellikleri sebebiyle insanlar için tam bir şifa kaynağı olduğu tespit edilmiştir. Yaklaşık balın 500 hastalığa faydalı olduğu belirtilmiştir. İşte Balın faydalarından birkaçı:
İYİ BİR KORUYUCUDUR: Antibakteriyel özelliğinden dolayı içinde birçok gıda bozulmadan saklanabilir.
MİDEYE KUVVET VERİR: Baldaki şeker emilimi en kolay olan şeker olması ve Hazmı gerektirmediğinden kolayca kana geçer. Ve midedeki fazlalıkları dışarı atar.
KANSIZLIĞI GİDERİR: Kan yapıcı özelliğinin yanında hastalıktan yeni kalkmışlara kuvvet verir.
DAMARLARI AÇAR: Diğer şekerlerin oksine okisjen ile reaksiyona girdiğinde tam yanma meydana geldiği için kanda daha az atık madde bırakır. Kalp adelesine faaliyet ve zindelik vermesiyle Kalp Hastalarına faydalıdır.
ROMATİZMA: Romatizmal hastalıklarda haricen kullanmak hastayı kısa sürede iyileştirir.
ALERJİ: Alerjik vakıalarda pahalı ve zahmetli tedavilerin yerini alacak bir alternatif tedavidir.
AĞRI DİNDİRİCİ: Balın bilhassa buharı ağrı ve sızıyı birkaç Dakika içinde dindirmeye başlar.
İŞTAH AÇICI: İhtiva ettiği A,B,C, ve diğer vitaminler ve Mineraller insana zindelik verir.
DOĞAL DİŞ MACUNU: Diğer tatlı ve meyvelerin zıttı bal dişleri ve diş etlerini temizleyip parlatan bir macundur. Dişleri ve diş etlerini mikroplardan korur,ağızdaki yaraları tedavi eder.
KABIZLIK: Bilhassa Sıcak bal şerbeti kabızlığı kısa sürede geçirir.
ŞİŞMANLIK: Bal içerdiği enzimler sebebiyle şişmanlığı önler. Bilhassa ılık bal şerbetinin zayıflatıcı özelliği vardır.
YARA İLTİHAP GİDERİR: Bugün modern tıpta Ameliyat yaralarında bal kullanıldığı bilinmektedir. Cavanagh ve BEAZLEY adlı araştırmacılar balın laboratuar şartlarında özellikle boğaz iltihaplarında kendini gösteren Kalbi Tutacoli mikropları ile Candida Albicans isimli mantarlar üzerinde balın etkili olduğunu gözlüyorlar. İnhibin mikropların üremesini de önler.
Balgam Söktürür: Balgamı keser vücudun pis rutubetini giderir.
Göze Faydalıdır: Gözün görme gücünü arttırır. Nar Suyu ile karıştırılıp göze sürme gibi çekilirse gözün keskin görmesini sağlar.
Karın Ağrısı: Karın ağrısını geçirir. Bal şerbeti karın ağrılarını çok kısa bir sürede dindirir.
İdrar: Söktürür. Mesane yollarını temizler. İltihabını giderir.
KÖPEK ISIRMASI’na karşı faydalıdır. Köpek ısırınca bal şerbeti içilir. Ve köpeğin ısırdığı yere bal sürülür.Kuduz ihtimaline karşı tıbbi tedbirler ayrıca alınmalıdır.
Cildi Güzeleştirir: Vücud bal ile oğulursa cilt yumuşar. Bitleri öldürür.
SAÇLAR’ ı besler. Saça sürülürse saçları yumuşatır. Besler,uzatır,parlaklık ve canlılık kazandırır.
NEZLE’yi geçirir. Bal Limonla veya sütle içilirse nezle için çok faydalıdır.
VEREM: Özellikle çiçek balı gül ile karıştırılıp sabah akşam yenirse akciğer yaraları ve vereme çok faydalıdır.
YANIKLAR: Bal zeytinyağı ve gres yağıyla karıştırılıp yanan yerlere sürülürse acı,sızı çekilmez. Yanık kısa sürede iyileşir. Yanık izi kalmaz.
VARİS’e faydalıdır. Bal vücudda olan olan varis ve varis yaralarına masaj yapılarak sürülürse çok faydalıdır.
KARACİĞER: Bal karaciğer ve göğsü temizler. Baldaki ciholin karaciğerin fonksiyonunu kuvvetlendirir. Ve hücrelerinde toplanan yağın giderilmesi için harekete geçirir.
SARILIK: Balla salatalık rendelenerek yenirse susuzluğu giderir. Kanı temizler. Sarılığı kısa sürede iyileştirir.
TERLEME’yi giderir. Bal mumu ile birlikte birkaç Gün sakız gibi çiğnenirse burun tıkanıklığı ve bundan dolayı meydana gelen terlemeyi giderir.
İSHAL’i durdurur. Soğuk bal şerbeti ishale çok faydalıdır. Kısa sürede durdurur.
ALACA: Alaca hastası olanlar en az iki-üç Ay sabah aç karnına bir Su bardağı bal şerbeti içerse şifa görür.
KOLESTOL’ü düşürür. Yatağını ıslatan çocuklar için gayet faydalıdır. İLAÇLARIN YAN TESİRİ’ni önler. Zararlarını nötüre eder. AKNE için iki çorba kaşığı bal iki çorba kaşığı süt Limon suyundan oluşan karışımın sürülmesi faydalıdır. Büyüme çağındaki çocukların ZEKA GELİŞİMİ’ne azımsanmayacak derecede olumlu etkisi vardır. Ayrıca önemli ölçüde CİNSEL GÜCÜ arttırıcı özelliği vardır.

ARI POLENİ İLE MÜKEMMEL PERFORMANS!
Polen, bilhassa beraberinde arı sütü de kullanıldığı takdirde kullanıcılarına hayal edemeyecekleri bir performansın kapısını aralar. Kullanıcılar, eğer yaşamlarına bir miktar eksersiz de katarlarsa performans artışı daha da boyutlu olur.
Ağır hastalıklarla mücadelede polen kullanımı önemli bir gıda desteği olarak ağır süreci taşımada bünyeyi destekler. Öte yandan, gelişme çağındaki çocuk ve gençlerde arı sütü ve polen kullanımı zihinsel ve bedensel gelişmelerine yardımcı olur.
"....Polen yaşama yüksek performans getirir; Artık yararlanma sırası sizde!.... "
Arı Poleni vitamin, mineral, protein, aminoasit... yani yaşam için gerekli pek çok unsuru en yüksek oran ve kalitede içerir.. Bitkisel yaşamın özünün özü diye adlandırılan polenin bir diğer adı ise "mükemmel gıda"dır.
İnanılmaz oranlarda esanisyel ve B vitamini zindeliğe ve karaciğer sağlığına katkı sağlar. Büyüme çağında olanlara tam ihtiyaçlarını duydukları protein ve tüm esansiyelleri (bedende üretilemeyen tüm aminositler) sağlar. En yakın takipçisinden 200 kat daha fazla antioksidandır(Kansere karşı koruyucu). Polenin bir çay kaşığında 2 kilo kemiksiz ve yağsız et ya da 12 litre sütteki kadar esansiyel bulunur.
Total sindirimi sadece 2 saat süren polen, araştırmalara göre beden tarafından en kolay hazmedilen ve içerdiği esansiyel ve gıdalarla en hızlı şekilde vücudumuzda dolaşıma giren besinlerden biridir. Öğün sonraları beden kanının önemli bir kısmının sindirimde rol oynamasıyla gelen performans kaybı, öğün yerine polen alımında yaşanmaz. Bilakis polen ile gelen ekstra performans da eklenir. Yoğun iş hayatı ve toplantıları olan işadamları ya da zindeliğe ihtiyaç duyan bilim insanları ve öğrenciler polenin bu özelliğinden yararlanmak için bazı öğünlerinde sadece polen alabilirler. Bu şekilde ihtiyaç duyulan tüm esansiyel ve besinler alınmış olurken uzun süre tokluk hissi de duyulur. Öğün amacıyla polen alımı 25-30 grama kadar çıkarılabilir.
Uyarı: İlk kez Polen alımı yapanları yarım çay kaşığı gibi küçük miktarlarla başlamaları ideal dozlara zaman içesinde yavaş yavaş çıkmaları önerilir!
Arı Poleninin bazı faydalarını şu başlıklarla özetleyebiliriz:
Çörek Otu Faydaları Nelerdir?
•Çörek otu kullanımı bağışıklık sistemini güçlendirir.
•Cancer ImmunoBiology araştırma merkezi tarafından yapılan çalışmada, Nigella sativa da kemik iliği ve bağışıklık hücrelerini artırıcı bir madde tespit edilmiştir.
•Antioksidan özelliği vardır.
•İltihap oluşumunu engelleyici etkisi vardır.
•Çörek otunun içindeki iltihap önleyici madde eklem iltihabı için yararlıdır.
•Prostat ve meme kanserini yavaşlatıcı etkinliği bulunur.
•Karaciğeri koruyucu özelliği çörekotu faydaları içindedir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırma karaciğer kanserine karşı koruyabileceğini göstermiştir.
•Kandaki şeker miktarını düşürücü etkisi vardır. İnsülin salgılamasını sağlayan pankreasta beta hücrelerini harekete geçirdiği gözlemlenmiştir.
•Almanya’da yapılan bir araştırma çörek otunun alerjik rahatsızlıklarda kullanılabileceğini göstermiştir.
•Almanya’daki araştırmada bronşitli astım, allerjik astım, bahar nezlesi rahatsızlıklarına yönelik yapılan çalışmada çörektonun ciddi oranda fayda sağladğı gözlemlenmiştir.
•Mide zarını tahriş eden etkenlere karşı mide zarını korur.
•Çörek otunun kullanımı nefes borusu adalesini genişletme etkisinden dolayı nefes darlığında yararlıdır.
•Kalp sağlığını koruyucu etkisi çörekotunun faydaları arasındadır. Çörekotu içinde bulunan timokinon ‘un kalp rahatsızlıklarına yol açan homosistein oranını düşürdüğü gözlenlenmiştir.
•Vücutdaki homosistein düzeyi, besinlerle alınan folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin dışında genetik faktörlere ve hormonların etkisine bağlı olarak düzenlenir. Homosistein seviyesi yüksek olan kişilere, folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin kullanımı öneriliyor. Deneysel çalışmalar çörekotu tohumları ve uçucu yağın homosistein üzerindeki etkisinin folik asitten daha fazla olduğunu göstermiştir.