kisdf
Nur Kalesi
Kur'an Kainatı Okuyor

Mehtizim

http://belgelerlegercektarih.com/2012/09/07/bediuzzaman-said-i-nursinin-rh-a-deccal-islam-deccali-sufyan-calismasi-ve-m-kemal-ataturk/

Risale-i Nurda Mehti ve Deccalın Alametler

http://www.davetci.com/rnur_sualar_5.htm

https://tr-tr.facebook.com/notes/forumvatantc/hz-mehdinin-risale-i-nurda-belirtilen-alametleri-nelerdir/313377668703014

http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/.../ataturk.../

belgelerlegercektarih.wordpress.com
Posts about atatürk deccal mi written by belgelerlegercektarih




DOĞUDAN GELECEK SİYAH BAYRAKLILAR



Horasan’dan çıkacak siyah bayraklıların Kudüs’e gireceği
7.3--- Ahmed ve Tirmizi ve Naim b. Hammad Ebu Hureyre’den tahric ettiler, O şöyle dedi: Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Horasan’dan siyah bayraklılar çıkar ve İlya (Kudüs)’ya bayraklarını dikene kadar, onları kimse durduramaz.

• Horasan’dan çıkacak siyah bayraklıların Kufe’ye inecekleri

7.12--- Keza (Naim b. Hammad) Ebu Cafer’den tahric etti. O şöyle dedi: Horasan’dan çıkan siyah bayraklılar Küfe’ye iner, ve Mehdi Mekke’de ortaya çıktıktan sonra, O’na biat için elçi gönderirler.

• Horasan’dan çıkacak siyah bayraklılara katılma emri

7.4--- Naim b. Hammad Hakim ve Ebu Naim Sevban’dan tahric ettiler, o şöyle dedi. Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Horasan tarafından siyah bayraklılar çıktığını gördüğünüzde kar üzerinde sürünerek de olsa onlara katılın, çünkü içlerinde Allah’ın halifesi Mehdi vardır.

7.5--- Hasan b. Süfyan ve Ebu Naim, Şevban’dan tahric ettiler. O şöyle dediler, Resulullah (s.a.v.) buyurdu:Doğu’dan siyah bayraklılar çıkar, onların yürekleri demir gibidir. Kim onları işitirse, kar üzerinde sürünerek de olsa, gitsin ve onlara biat etsin.

• Siyah bayraklı orduya destek olmak lüzumu

7.10--- Keza (Naim b. Hammad) Hasen’den tahric etti. O dedi ki, Resullulah (s.a.v.) Ehli Beytinin karşılacağı bir musibetten bahsederek şöyle buyurdu: Bu musibet Doğu’dan siyah bayraklı bir ordu çıkana kadar devam eder. Kim bu orduya destek olursa, Allah ona yardım eder, kim engellemeye kalkarsa da onu perişan eder. Sonunda onlar ismi benim ismim olan birisine gelerek O’nu başa geçiririler, Allah da onları zafere ulaştırır.

• Doğu’dan gelecek siyah bayraklıların Hz. Mehdi’nin itaatına girecekleri

7.11--- Keza (Naim b. Hammad) Saib b. Müseyyeb’den tahric etti. O şöyle dedi. Resullulah (s.a.v.) buyurdu:Doğudan Beni Abbas’a ait siyah bayraklar çıkar, onlar bir süre devam ettikten sonra, yine doğudan bu kez küçük siyah bayraklar çıkar ve Ebu Süfyan’ın soyundan bir adamla savaşarak Mehdi’nin itaatına girerler.

• İbni Kesir’in bu konuyla ilgili görüşü

Bu siyah bayraklılar Ebu Müslim-i Horasani’nin kendisi Emevi devletini yıktığı siyah bayraklar değildir. Bu siyah bayraklar Hz. Mehdi’ye öncülük edeceklerdir.

• Hz. Mehdi zuhur ettiğinde ona katılma ve biat emri

4.23--- İbni Mace ve Sahih diyerek Hakim ve Ebu Naim, Sevban’dan tahric ettiler. Resullulah (s.a.v.) buyurdu:Sizin hazinenizin yanında, hepsinde bir halifenin oğulları olan üç kişi öldürülür ve bu hazine hiçbirisine nasip olmaz. Sonra Doğu tarafından siyah bayraklar çıkarak hiçbir kavmin yapmadığı bir şekilde savaş yapar ve ardından Allah’ın halifesi Mehdi gelir. Siz O’nun ismini işittiğinizde kar üzerinde sürünerek de olsa O’na gelin ve O’na biat ediniz. Çünkü O Allah’ın halifesi Mehdi’dir.

 

       

SİYAH BAYRAKLILAR VE HZ. MEHDİ’NİN BAYRAKTARI

• Siyah bayraklıların öncü kumandanının, Şuayb b. Salih Temimi olacağı

7.20--- Naim b. Hammad, Ebu Cafer’den tahric etti, o şöyle dedi: Beni Haşim’den sağ avucunda ben bulunan bir genç, siyah bayraklarla Horasan’dan çıkar, onun önünde Şuyab b. Salih bulunur ve Süfyani ordusu ile savaşır onları hezimete uğratır.

7.22--- Keza (N.b. Hammad) Hz. Ali’den tahric etti, O şöyle dedi: Sol avucunda ben bulunan Haşimi bir gencin içinde bulunduğu, siyah bayraklı bir ordu çıkar, Onların önünde Şuayb b. Salih Temimi adındaki şahıs bulunur. Bu ordu Süfyani ile savaşır ve O’nun ordusunu hezimete uğratır.

• Siyah bayraklıların Süfyani ordusunu yenmeleri

7.26--- Keza (N.b. Hammad) Hz. Ali’den tahric etti, O şöyle dedi: Süfyani’nin kuvveti Küfe’ye girdiğinde, O Horasan ehlini aramak için ordu gönderir. Horasan ehli ise Mehdi’yi arar ve Haşimi  gençle birlikte başlarında Şuayb b. Salih Temimi’nin bulunduğu siyah bayraklarla birleşirler. Bu ordu Estahir kapısında Süfyani ile karşılaşır. Büyük bir savaş olur Neticede siyah bayraklılar galip gelir. Süfyani kuvvetleri kaçar. İşte o zaman insanlar Mehdi’yi temenni ederler ve ararlar.

• Şuayb b. Salih’in Hz. Mehdi’nin bayraktarı olacağı

7.19--- Naim b. Hammad, Ammar b. Yasir’den tahric etti, O şöyle dedi: Mehdi’nin evvelinde Şuayb b. Salih olacaktır.

7.16--- Tabarani, Evsad’da, İbni Ömer (r.a.)’dan tahric etti, O şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) bir gün Hz. Ali (r.a.)’ın elinden tutarak şöyle buyurdu: Bunun soyundan bir genç çıkar ve arzı adaletle doldurur. Siz onu gördüğünüzde Temimi genci arayın, çünkü o doğudan çıkacak ve Mehdi’nin bayraktarı olacaktır.

7.23--- Keza (N.b. Hammad) Ammar b. Yasir’den tahric etti. O şöyle dedi: Süfyani Küfe’ye ulaştığı ve Ali Muhammed’in yardımcılarını öldürdüğü zaman Mehdi çıkar ve O’nun bayraktarı Şuayb b. Salih Temimi olur.

• Şuayb b. Salih’in vasıfları

7.18--- Naim b. Hammad, Hasan’dan tahric etti, O şöyle dedi: Şuayb b. Salih Temimi orta boylu, esmer, hafif sakallı olup, elbiseleri beyaz ve bayrakları siyah olan dört bin askerle çıkar. Bunlar Mehdi’nin önünde olurlar ve karşılarına çıkan herkesi hezimete uğratırlar.

Ayrıntılarını bu siteden öğrenebilirsiniz.

http://www.kutubisittedemehdiveisa.com/00.html

Bediüzzaman Mehdi midir?


Yazar: Şadi EREN ( Prof. Dr.), 30-12-2009

Mehdi ile ilgili bazı noktalar iyi bilinirse, bu konuda gelen rivayetler ve yapılan yorumlar daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz. Şöyle ki:

- Mehdi meselesi dahil değildir. Yani, bazı ehl-i iman mehdiyi inkar etse dinden çıkmış olmaz, onun feyzinden mahrum kalır, hizmetinden istifade edememiş olur.

- Mehdiyi şahıs olarak belirlemek zordur. Hemen her hizip, kendi üstadını veya şeyhini mehdi görme temayülündedir.

- Mehdi olmak ayrı, kendini mehdi zannetmek ayrıdır. Nitekim zaman zaman bazı meczuplar çıkmakta ve kendilerini mehdi veya İsa olarak takdim etmektedirler. Halbuki, mehdi kendisinin mehdiliğine değil, İslama davet eder. Bir peygamber "Ben Allah'ın elçisiyim, bana tabi olun." der. Ama mehdi, "Ben mehdiyim, bana uyun, yoksa küfre düşersiniz." diyemez.

- Her asır, ehl-i imanı ümitsizlikten kurtaracak bir mehdi manasına muhtaçtır. Yani, mehdi manasından her asrın bir çeşit hissesi vardır.

- Bediüzzaman Said Nursi, mehdi konusunda çok kıymetli bilgiler verir. Bunların en mühimlerinden biri şudur:

Bu zaman şahıs zamanı değildir. Eski zamanda bazı harika şahıslar çıkmışlar, kıymettar hizmetlere vesile olmuşlar. Ama bu zamanda küfür şahs-ı manevi olarak hücum etmektedir. Bu hücuma karşı en büyük ferdi mukavemet başarısız kalmaya mahkumdur. Onun için bu külli hücuma mukabil bir şahs-ı manevi çıkarmak gerekir.

Bediüzzaman, mehdiyetin üç merhalesinden söz eder:

1. İman,

2. Hayat,

3. Şeriat.

Risale-i Nur, temelde iman hizmeti görmekle beraber, diğer iki merhalenin de öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz. Hz. Peygamber (asm) İslam davasının temelinde yer almış, sonraki İslami hizmetlerin de temelini atmıştır. Benzeri bir durumun mehdiyyette olmasına bir engel söz konusu değildir. Yani, iman hizmeti diğer iki hizmet alanını etkileyecektir. Bununla beraber, hayatın geniş dairelerinde hizmet edilirken sıra dışı bazı harika fertlerin eliyle bu hizmetlerin ifa edilmesi medar-ı bahs olabilir.

"Melikin atıyyelerini ancak matıyyeleri taşır."

Bu kutsi hizmetlerin icrasında elbette bir kısım maneviyat erleri istihdam edilecektir.

"Her ormanın kendine göre arslanları olduğu gibi, her meydanın da ona münasip erleri vardır."

- "Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?" gibi sorular, bazan insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir. Bunun yerine doğrudan aktif hizmetle meşguliyet tercih edilmelidir. Hele hele mehdiyyet konusunu tartışma alanına sokmaktan kaçınılmalıdır.

Nakledildiğine göre, Said Nursi sürgünde iken saf gönüllü bir zat,

"Efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek" der.

Said Nursi, şu anlamlı mukabelede bulunur:

"Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun!.."


HZ. MEHTİ NE ZAMAN GELECEK

hz.mehti şu an dünyada yaşıyor ve olup bitenleri seyrediyor. ALLAH henüz ona dünyayı gerçek anlamda ele geçirecek güç. vermedi. hz. mehti şu ana kadar çok acı çekti dışlandı ,kendisine iftiralar ayrıldı,çok zor bir hayat yaşadı ve fakirlikten dolayı evlenmeyi başaramadı.çok yakışıklı olduğu için karılarının mehti ye aşık olmasından korkan pek çok erkek,ona tuzaklar kurdu v
e onu küçük düşürmeye çalıştı.çünkü erkekler biliyorlardı ki hz. mehti nin olduğu yerde,kadınlar hz. mehti den başkasına aşık olmaz. pergamberimiz. hz.muhammed sallallahu aleyhi vessellem ,hz. mehti nin kendisine benzediğini söylemiş idi yaratılmışların en güzeli peygamberimiz olduğuna göre hz. mehti nin de çok güzel bir yüze sahip olması gerekiyor. işte aslında mehti nin başına gelen acıların çoğu,onun güzelliğine duyulan kıskançlıktan kaynaklanıyor.bundan dolayı hz.mehti kendisi için en hayırlı yaşantının asosyal yaşantı olduğuna karar verdi.zaten peygamberimiz hz. mehti için o,gündüzleri saklanıp ,geceleri ibadet edecek derken ,bunu kastetmişti.büyük bir ihtimalle hz.mehti boyutlararası geçiş ve ölüleri diriltme formülü gibi formülleri bulduktan sonra sahneye çıkacak.ALLAH mehti ye mehti yi olgunlaştırmak için çok fazla acı verdi.çünkü hz.muhammed e benzemenin bedeli ağırdır.bunu bir şekilde ödemek gerekir.kuranı kerimi dünyada sadece iki kişi ALLAH ın istediği biçimde tefsir edebilir.biri,hz. muhammed (SAV),diğeri ise hz.mehti dir. işte kur-an ı ALLAH ın istediği şekilde tefsir edebilmek için onun ayetlerine ayine olmak gerekir onun ayetlerine ayine olmak içinse o ayetlerin gerektirdiği olaylarla karşılaşmak gerekir.ancak bu sayede kur an ı hakkalyakin anlayabilirler.ALLAH kuranın gerçek anlamını mehti ye öğretebilmek için mehti ye verdiği acıları ,kısa süre sonra sonlandıracak.ve mehti ,çok büyük insanüstü güçleriyle beraber ortaya çıkacak. hz.mehti ,sadece ALLAH a kavuşabilmek için ölümü isteyecek çünkü aslında tıpkı hz.muhammed sallallahu aleyhi ve sellem gibi ,ölümsüzlüğün formülünü buldu.sanıldığı gibi o,herkese karşı hoşgörülü olmayacak.çünkü ALLAH KUR ANDA MÜMİNLERİN TARİFİNİ YAPARKEN, ONLAR ZALİMLERE KARŞI ÇOK SAVAŞÇI,MAZLUMLARA KARŞI İSE ,ÇOK MERHAMETLİ DİR. DİYOR.YANİ MEHTİ, ZALİME KARŞI DA MERHAMETLİ OLURSA,ALLAH A KARŞI GELMİŞ OLUR.YANİ ONUN HOŞGÖRÜSÜ,SADECE HOŞGÖRÜYÜ HAKEDENLERE YÖNELİK OLACAKTIR.
 

 

Seyyidler sülâlesinden bir hânedan PDF Yazdır e-Posta
Mustafa Öztürkçü tarafından yazıldı.   
AddThis Social Bookmark Button

Nursî hânedanının neseb ve sülâlesi ile alâkalı olarak anlatılan hâtıra ve telakkilerden bazıları şöyledir:

Bediüzzaman Hazretlerine “Hânedan” olarak Emirdağ’da yıllarca hizmet etme bahtiyarlığına eren Emirdağlı Çalışkan Ailesinden Mehmed Çalışkan bir hatırasında şunları anlatır:

“Bir defa Ahmed Feyzi Kul (Bediüzzaman’ın eski talebelerinden) Emirdağ’a gelmişti. Sohbet etti. Üstadımızın büyük evsâfını, yüce makamlarını, riyâzî ve cifrî tevafuklarla açıklıyordu.

“Biraderim Osman Çalışkan’ın kalbine gelir ki: ‘Biz Üstadımızı Şarklı olarak biliyoruz. Ahmet Feyzi Efendinin anlattığı büyük müceddit ise Âl-i Beyt-i Nebevî’den olacaktır.’ Bu kalbî mülâhazadan sonra Üstad Hazretlerinin beni çağırdığını söylediler. Gittim. Üstad bana; ‘Kardeşim ben hem Hasanî’yim, hem de Hüseynî’yim. Ahmet Feyzi’nin bütün söylediğini kabul ediyorum. Haydi git’ dedi.” (Son Şahitler, c. 2, s. 360)

Urfalı Salih Özcan’ın da bu meyanda bir hatırası vardır:

“Bir defa Üstad Hazretlerini ziyarete gitmiştim. Nesebimi sordu. Ben de ‘Seyyidim’ demiştim. Üstad, ‘Hasanî misin? Hüseynî misin?’ diye sordu. Ben, ‘Hüseynîyim’ dedim. Bunun üzerine Üstad, ‘Kardeşim, ben hem Hüseynîyim, hem Hasanîyim’ buyurmuşlardı.” (Son Şahitler, c. 3, s. 235)

Aynı konuyla alâkalı olarak Eskişehirli Muhiddin Yürüten isimli şahıs şunları anlatır: “Ziyaretlerimden birisinde (Üstad’ın yanında) Salih Özcan da bulunuyordu. Üstad ona ‘Kardeşim Salih! Sen hakikî seyyidsin. Nuriye (Üstadın annesi) de seyyid, Mirza (Üstadın babası) da seyyid’ dedi.” (Son Şahitler, c.3, s. 201)

Buraya kadar anlatılanlardan anlaşılan şudur ki, Nursî Ailesinin nesebi ve sülâlesi tamamen seyyiddir ve Âl-i Beyt’tendir. Bu bakımdan, Bediüzzaman Hazretleri’nin, Risâle-i Nurların “Âl-i Beyt ve İmam-ı Ali’nin (r.a) mânevî bir hediyesi ve eseri” olduğunu söylemesi mânidardır. (Emirdağ Lâhikası, s. 143)

 



 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol